Haramzade demek hakaret midir?
- Bilgehan Özdemir
- /
- 22 Haziran 2024
- /
- Okundu 347
Arapça “yasak” anlamına gelen kelimeye
Farsça oğul evlat anlamına gelen “zade” kelimesini
ekleyerek oluşturulmuş bir kelime haramzade. Son derece güzel bir mantıkla oluşturulmuş güzel bir kelime, haram olan ilişkiden peyda olmuş çocuk manasında. Argo olarak bir benzer kullanımı yine “çocuk” anlamına gelen veled ile “yasak ilişki” anlamına gelen zina kelimelerinden türetilmiş veledizina kelimesi. Türk Dil Kurumu’na göre her iki kelime de “piç” anlamına geliyor.
Son dönemde bu kelimeyi birçok siyasinin ağzından “kazandığı para helal olmayan, hakkı olmayanı alan” anlamına gelecek şekilde kullanıldığını görüyoruz. Konu tazminat davaları kapsamında yargılamalara yansımış ve karar verilmiş olsa da yakın zamanda bu ifadenin hakaret suçunu oluşturup oluşturmadığına dair tam anlamıyla bir içtihat oluşmadı. Tabi Türk Hukukunda içtihadı birleştirme kararları haricinde yüksek mahkeme kararları da dahil olmak üzere bir mahkeme içtihadının varlığı, diğer mahkemelerin mutlaka bu içtihada uygun karar vereceği anlamına da gelmiyor.
Türkçe bilgimizi biraz karıştırıp hatırladığımızda “sözcükte anlam değişmesi” şeklinde bir konunun olduğu hatırlanacaktır. Hatırlanamadıysa da anlam değişmesi, belirli bir dönemde kullanılan bir Türkçe sözcüğün zaman içerisinde anlamının değişmesi şeklinde açıklanabilir. Örneğin eskiden tütmek fiilinden üretilen ve duman anlamına gelen tütün sözcüğü, bugün bildiğimiz yapraklı bitki, sigara anlamına gelmektedir.
Seni gidi seni deyiminde, afacan, yaramaz anlamında kullandığımız “gidi” sözcüğü eski kullanımda “geçimini kadın satarak kazanan kişi, pezevenk, deyyus” anlamındadır. Ancak günümüzde gibi kelimesinin artık pezevenk anlamında kullanıldığını söylemek hatalıdır. Artık bu sözcüğün anlamı tümü ile değişmiştir.
İşler başlangıçta düzgün gitti. Ancak bir süre sonra yetki gömleğini giyen, giydiği gömleğin kendisine insanoğlu tarafından verildiğini unuttu. Oysa her bir insan için hakimiyet kayıtsız şartsız kendisine aitti. Gömlekli hakimiyet kullanıcıları gömleği kendilerinin sayınca yine ortalık toz duman oldu. Yine toplandı insanoğlu. Dedi ki, “siz gömleği sizin sandınız, oysa bizimdi. Bu sebeple Anayasamıza haklarımızı yazalım. Siz bu hakların en geniş şekilde bize ait olduklarını unutmayın. Bir de sizi kontrol edecek başka bir yargı cübbesi dikelim. Yoksa olmayacak, gömleği kendinizin zannetmeye devam edeceksiniz. Hak benimdir, sınırlarken şekli aşamazsın. Gömleğin yoksa sınırlayamazsın. Gömleği düzgün giyip giymediğinizi tespit için de bir cübbe dikeceğiz. Cübbeyi giyenler, gömleklileri denetleyecekler. Kaç defa söyledik, şunları da unutmayın. Hak benimdir, benim adıma sınırlıyorsanız, benim size izin verdiğim kadar ve ölçüde sınırlayabilirsiniz. Haklarım bunlardır. Sınırlama yetkiniz yazılan kadardır. Yazılmıyorsa sınırlayamazsınız. Eğer bir çelişkiye düşerseniz cübbelilere danışın. Cübbeliler benim adıma karar verecek. Ama sınırlamalarınızla haklarımız arasındaki çekişmede de haklarımı her zaman geniş yorumlamak zorundasınız. Özgürlüğümüz geniş, şekliniz ve yetki gömleğiniz dardır”.
Kanaatimizce haramzade kelimesi de artık tıpkı gidi kelimesinde olduğu gibi eski anlamını taşımıyor. Özellikle kelimenin kullanım şekline dikkat edildiğinde, bu kelimeyi kullananların kastının muhatabının haksız menfaat elde ettiği yönünde olduğu görülüyor. İşin açıkçası, pek fazla kullanılmayan ve hatta gündeme gelmese belki de ölü bir kelime haline gelecek haramzadenin ortalama vatandaş tarafından “piç” anlamında değil, “haram kazanan, haram yiyen” anlamında anlaşılacağı da bir gerçek olarak karşımızda duruyor.
Bu meselenin çözümünün yani “haramzade” kelimesinde bir anlam değişikliği olup olmadığının tespiti dil bakımından bir uzmanlık gerektirdiğinden, konu ile ilgili olarak savcılıklar veya mahkemeler eliyle bir bilirkişi incelemesi yaptırılması, hatta daha kestirme bir yol olarak ülkemizin asıl görevi “Türk dili üzerinde araştırmalar yapmak, yaptırmak; Türk dilinin güncel sorunlarıyla ilgilenerek çözüm yolları bulmak” olan Türk Dil Kurumu’na bir müzekkere yazılması olduğu ise aşikar. Tabi konu ile ilgili olarak cumhuriyet savcısı, yargılanan şüpheli veya sanıklar ve müdafileri ile katılan ve vekili de CMK m.67/6 uyarınca bir dil uzmanından uzman görüşü alabilir.